Close
Cote D’azur

Cote D’azur

Bir yer hayal edin, hakkında filmler yapılmış, şarkılar bestelenmiş, resimler çizilmiş olan, büyülü maviye boyanmış sahil şeridi, dik yamaçlarındaki muhteşem manzarası ile size beklediğiniz her şeyi sunacak bir bölge, gezginlerin değişmez rotası Fransız Rivierası.

Lavantalarla süslenmiş bahçelerini görebilir, Ortaçağ’dan kalma dar sokakları keşfedebilir, Sahillerindeki rüzgara kapılıp özgürlüğün tadını çıkarabilirsiniz. Adım adım gezecek ve geri dönmek istemeyeceksiniz. Yüzyıllar önce her gelen kaşiflerin, neden geri dönmeyip bu bölgede kaldığını anlamak çok da güç olmayacak. Geçmişi bir çok savaşla, macerayla dolu olan ve günümüzde en büyük geliri turizm olan bölgede her köşede ayrı bir hikaye var.

Fransızlar riviera olarak adlandırmayıp, daha çok Cote d’azur ya da tüm güneyi tanımlayan ‘le midi’ sözcüğünü kullanmaktadırlar. Göçler, devrimler ve cesaret dolu mücadelelerin sonunda farklı kültürler zenginlik kazandırmış. Bölgede yaşayanlar dışarıdan gelenlerin çok rahat anlayamayacağı bir şive ile konuşurlar. Aksanları yaşam biçimlerini yansıtırcasına şarkı söyler gibidir. Batı Afrikalı, İtalyan, Rus ve Fransız emeklilerinden oluşan oldukça kozmopolit bir topluluk oluşturuyor Riviera’yı.

En önemli kıyı limanı Marsilya’dan başladı rotam. 19. yüzyılda olan şaşalı günlerine dönmeye çalışan bu sevimli şehrin bugünlerde hemen her köşesi delik deşik yol ve inşaat yapımı ile dolu. Fakat çok güzel bir enerjisi ve ışığı var. Gün batımında ki liman renkleri, hayatın yavaş akışı ve insanlardaki boş vermişlik havası ilk gözüme çarpanlardan. Sokakları oldukça kirli ve yankesiciler azımsanmayacak sayıda. En iddialı ürünleri; zeytin ve sabun üretimi. Her köşede fazlasıyla bulabileceğiniz çeşitli alışveriş dükkanları ve kafeler keyifli zaman geçirmenizi sağlayabilir. Trafik kuralı neredeyse hiç yok o yüzden dikkatli olmanızı öneririm. 2013 yılında kültür başkenti olması için çok fazla yatırım yapılarak neredeyse şehir baştan yaratılıyor. Kraliçe Victoria’nın tatile gelmesi ile tüm dikkatleri üzerine çeken Nice’ e çok kolay uyum sağlayabilirsiniz. Yaz aylarında artan turist sayısı ile bazen yolda yürümekte zorlanarak kalabalığa karıştım. Palmiyelerin eşlik ettiği muhteşem bir bulvara Akdeniz’ in kokusu eşlik ediyor. Meşhur Negresco ve çarpıcı mimarisi ile Belle Epoque otelleri bu bulvar üzerinde. Sokakların her biri birbirinden lezzetli restoranlara, küçük alışveriş dükkanlarına çıkıyor. Gece geç saatlere kadar yemek ve eğlence faslı devam ettiğinden hiç acele etmenize gerek yok. Yerel yiyeceklerin sırasıyla tadına bakıyorum . Deniz ürünlerinde çeşit ve lezzet beni şaşırtırken şarapların mükemmelliği seyahati daha da keyifli hale getiriyor. Balık çorbasını mutlaka deneyin.

Le Chateau’nun 92 m’ lik zirvesine çıkıp Liman manzarasını izleyebilir harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Nice sahilleri genel olarak çakıllı, sıcak Akdeniz güneşine kendinizi bırakıp saatlerce dinlenin ya da su sporlarında eğlenin. Dağlardan hoşlanıyorsanız iç bölgelere sayısız köylere ve vadilere çıkan keşfedebileceğiniz muhteşem parkurlar var. Bence bir araba kiralayın kendinizi dağlara, ırmaklara bırakın. Nice ile Cannes arasında “Saint-Paul-de –Vence ; Yamaçta ağaçların arasında gizlenen bu köy girişte gökyüzüne dokunan çınar ağaçları ile karşılar sizi. Dünyanın en çok ziyaret edilen köyü olduğunu öğreniyorum. Burada Colombe d’ Or Hotel ’de , yemek yemek için eserlerini takas eden Picasso,Leger ve Calder’den kalan müthiş bir koleksiyon var . Dar sokaklarında bazen keman bazen gitar sesi eşlik ediyor. Başımı çevirdiğim her yerde tablolar, asma yapraklarına gizlenmiş heykeller, su sesini içinize işleten çeşmeler görüyorum ve gerçekle masalı birbirine karıştırdığımı düşünüyorum. Sürprizlerle dolu bu köyü görmenizi , şarabınızı serin bir çınar gölgesinde yudumlamanızı tavsiye ediyorum.

Bir sonraki durağım kendi halinde balıkçı kasabasıyken İngiliz Lord Brougham tarafından keşfedilen ve şimdi dünyanın en gözde tatil beldesi olan Cannes . Film ve müzik festivallerine ev sahipliği yaptığı için çok canlı bir limana sahip. Sahil tamamen lüks hotellere ve pahalı tasarım ürünleri satan mağazalara ev sahipliği yapıyor. Sokaklarda bir film yapımcısı tarafından keşfedilme ümidi ile dolaşan güzel mankenler ve yakışıklı erkeklere sıkça denk gelebilirsiniz. Arka caddelerde daha ucuz ürünler satan dükkanlar ve hesaplı restaurantlar bulabilirsiniz. Tekne gezileri ile civardaki adaları gezerken altın rengi kumsalın tadını çıkarabilirsiniz.

Fransız yazar Guy de Maupassant tarafından keşfedilip daha sonra diğer sanatçıların gelip yerleştiği ST.Tropez , Brigite Bardot’un başrol oynadığı Ve Tanrı Kadını Yarattı filmi ile jet sosyetenin vazgeçilmez bölgesi oldu. Buraya herkes görmek ve görünmek için gelir halde. Akşamları yol kenarında lüks yatları izlemek gelen ünlüleri görmek için oturmuş kalabalığa karışabilirsiniz. Plajlarının ünlenmesinde etkili olan St. Tropez güneş ,deniz, aşk, özgürlük vaad ediyor. En ünlü plajı Pampelonne’ dir. Özel olarak ayrılmış bölümlerin dışında halka açık bölgeler de var. Salı ve cumartesi günleri limanın arkasında pazar kuruluyor. Pazar dendiğine bakmayın satılan ürünler Avrupa’daki bir çok mağazadan daha pahalı. Ama çok renkli , kalabalık, eğlenceli. İnsanların şıklık yarışı ve güzellikleri ortama sokak defilesi havası katıyor.

Fransız rivierası her şeyi sunuyor, Bir piknik sepeti alıp dağlara kaçın, Monte Carlo’da takım elbisenizi giyerek kumar oynayın, Cafe de Paris’te içki içip lüks hayatı izleyin, sokaklarda çiçekleri koklayın, Gün batımını görüntüleyin, sabaha kadar dans edin, aşık olun, ortaçağ köylerinde sokaklarda oturup sanatçılarla tanışın, operaya gidin ,açık havada sinema izleyin, yemek saatlerini ibadete dönüştürün. Akdeniz’in masmavi sularının tuzuna bulanın.

Rotanızı Cote d’Azur’a çevirdiğinizde ; Monet’ın Dolce Aqua köyünü neden resmettiğini, Matisse, Bonnard, Picasso’nun neden bu kadar heyecan duyup buralarda olduğunu anlayacaksınız ve onlar seyahatiniz boyunca size eşlik edecekler.

Nazan AŞKALLİ

Gazella Turizm Fransa Turu

Gazella Turizm Fransa

Close