Close
New York’la İlgili Tavsiyelerim

New York’la İlgili Tavsiyelerim

New York seyahati ile ilgili ilk tavsiyem, muhakkak en az 1 haftanızı ayırmanız olacaktır.

Bir de benim gibi yanınızda bir temmuz güneşi götürmüyorsanız kış aylarını tercih etmeyin diyebilirim. Gökdelenlerin yoğunluğu nedeni ile yalnızca öğle saatlerinde, güneşin en tepede olduğu zamanlarda sokaklarda keyifle yürüyebiliyorsunuz. Rüzgâr da ayrı bir zorlu mücadele sebebi…

Neyse ki şehir ulaşım açısından oldukça rahat. Özellikle Manhattan’da bölgeyi diklemesine kesen 12 tane cadde ve bu caddelere paralel 59 adet sokak var. Her köşe başında hangi sokağın hangi cadde ile buluştuğu noktada olduğunuzu belirten levhalar var. Şehir metrosu da oldukça kullanışlı, giden herkesin abarttığı gibi bir güvenlik sorunu da yok geç saatlerde olsa dahi. Birçok New York’lu bırakmış şehirde araba kullanabilme çabasını, ehliyet almayı bile gereksiz bulanlar var.

Bence ilk olarak kendinize bir gökdelen seçin ve çıkabildiğiniz kadar yukarı çıkıp şehrin ekolayzırı andıran siluetine bakın. Bunun için genellikle Empire State Building tercih edilir. 86. katında yer alan seyir terası ya da 102. katta yer alan Top Deck son oldukça keyiflidir. Ben Empire State’den sonra Rockefeller Center’ı da gezdim. Hem daha ucuz hem de Empire State Building manzaralı. Bunun yanı sıra Central Park manzarası da görülmeye değerdir. Ayrıca içinde NBC stüdyoları da mevcut. Alacağınız bir Rockefeller Center turu ile stüdyoları karış karış gezebilirsiniz.

Uptown’da Central Park’ta dolaşmanızı ve 5th avenue’da uzun bir yürüyüş yapmanızı tavsiye ederim. New York’un meşhur kare şeklindeki pizzası da keyifli ve bol kalorili bir öğle yemeği olsun. Kendinizi çok yormasanız iyi edersiniz çünkü akşam gündüzden daha yorucu olacak. Bir Broadway şovu izlemeden hiçbir yere gidemezsiniz. Öncesinde Times Square’da bir akşam yemeği ve gezinti size bu şehrin uyumadığını ve asla uyumayacağını garanti eder niteliktedir. Ben broadway şov olarak Mempish’i tercih ettim ve yine olsa yine ederim. Henüz büyüsünden çıkamamışken underground bir Jazz barına girip ruhumuzu şımartmanın ötesine taşıyoruz. Burada müzikler gerçekten kaliteli. Gecenin ilerleyen saatlerinde tabii ki New York gece kulüplerinden en büyüğü Webster Hall’ı ziyaret etmeden olmaz. Kuyruklar ülkesi Amerika’da gene bir kuyrukta bulabilirsiniz kendinizi, inanın kuyrukta da en az içerideki kadar eğleneceksiniz.

Şehrin imzalarından birisi olan Özgürlük Anıtı’na uğramadan olmaz. Manhattan adasının en ucundaki Battert Park’tan deniz yolu ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Kimi kaynaklara göre bu Heykel Süveyş kanalının bitiminden sonra Port Said’e dikilmek üzere Osmanlı tarafından yaptırılmış, parası Osmanlı hazinesinden ödenmiş, ama Müslüman bir coğrafyada hoş karşılanmayacağı için Fransız heykeltıraş Bartholdi’den teslim alınmamıştır ve Fransızlar tarafından Amerika’ya hediye edilmiştir. Kimi kaynaklara göre ise; dönemin Mısır Valisi Said Paşa ile Bartholdi’nin bir heykel projesi olmuş ama hiç gerçekleşmemiştir. Hepsi bir kenara Singer dikiş makinalarının kurucusu İsaac Singer’ in dul eşi Euginie Boyer’in modellik ettiği, iskeletinin Eiffel kulesini yapan usta Gustave Eiffel tarafından yapılan bu heykel sizlere Amerikan yapım bir durum komedisinin içerinde dertsiz tasasız bir hayatı yaşıyormuş gibi hissettirecek birkaç dakikalığına.

Hazır Downtown’a gelmişken Brooklyn Köprüsü’nden ( artık yaya trafiğine açık) 20 dakikalık bir yürüyüşün ardından karşıya geçebilirsiniz. Yol üzerinde; yeryüzünde metre kareye en çok IQ’nun düştüğü Wallstreet’i de gezmeden olmaz. Kadıköy boğa heykeli ile akrabalığı hala araştırılan Charging Bull da Amerikan ekonomisinin serseri serbest stilini ifade edercesine agresif bir şekilde durur 3200 kg ağırlığı ile… Kendimi zavallı boğaya bilenirken buldum. Sanki o dolar yükselmeleri o Amerikan ekonomisi kaynaklı zorlu ekonomik durumlar falan hep onun suçuymuş gibi hissettim. Hayır tabii ki herkes kafasını çevirdiğinde bir tokat patlatmayacağım!

Burada ayrılıyoruz.. Bayanlar yürüyerek Soho’ya gidip ünlü tasarımcıların özel butiklerini geziyorlar baylar ise ucuza elektronik eşya alabilecekleri mağazalara. Artık herkes mutlu. Beni Little Italy’ den alın işiniz bitince, Ferrera-Ferrera pastanesinde ekler ve tiramisu yiyor olacağım.

Akşamı burada geçirmek güzel bir fikir olabilir. Burası çok kaliteli canlı müzik dinlenecek Jazz barlar ve özel konseptli gece kulüpleri ile dolu. Hatta bazılarına girebilmek için üye olmanız gerekiyor.

Motorlara ilgi duyan arkadaşlarınız varsa, her gece Discovery Channel’da American Chooper izliyorsa, onunla New York’a gitmeyin. Neden derseniz mutlaka her gece bir gün oraya gideceğim diye yemin etmiştir ve sizi cebren ve hile ile şehre 3 saat mesafedeki o Orange Country’e götürür… Neyse çabuk kim eğlenecekse eğlensin de gidip Joint burgerde “bunu bunun içine koymayı kim düşünmüş” diye şaşkınlıkla türlü çeşit hamburger yiyelim.

Gitme zamanı gelince biten bir sitcom gibi hüzün kaplıyor insanın içini haklısınız. Ama daha keşfedilecek çok yer var. Tebrikler unutamayacağınız bir 5 gün geçirdiniz.

Keyifli seyahatler

New York Destinasyonun dan geçen turları incelemek için tıklayınız.

Gazella Turizm Amerika hakkında bilgi için tıklayınız.

 

Onur Ovacık

Close