Güney Afrika ve Angola arasında kıtanın batı sahilinde yer alan Namibya, etkileyici çöl manzaraları ve benzersiz vahşi hayatıyla özellikle son dönemde popülerleşmiş çok özel bir destinasyondur.
Ayrıca hayranlık uyandıran antik San kaya resimlerinden, sömürge kenti Swakopmund’ta Alman birası içmeye kadar birçok kültürel deneyim imkanı da sunmaktadır. Namibya’nın Himba köylerindeki kabile toplulukları, binlerce yıldır yaptıkları gibi bu topraklarda yaşamlarını sürdürmeye halen devam ediyor.
Namibya, nispeten güvenli yol ve kasabalar ağında kendi başına yol safarisi yapmayı seven ve bağımsız olarak keşfetmek isteyen gezginler için de ideal bir yerdir.
1- Etosha Ulusal Parkı
Ülkenin kuzeyindeki geniş bir tuz alanında kenarlarında bulunan Etosha Ulusal Parkı, Namibya’nın en meşhur vahşi yaşam yerlerinden biridir. Aslan, çita, fil ve leoparların yanısıra nesli tehlike altında olan beyaz ve siyah gergedanları görebilmek için dünyanın en iyi gözlem yerlerinden biridir.
Ayrıca 340 kuş türünün gözlenebileceği harika bir yerdir. Parkın içinde ışıklandırılmış su kuyuları da barındıran üç ana kamp da dahil olmak üzere, çeşitli konaklama seçenekleri mevcuttur. Özellikle parkın su kaynakları çevresinde hayvanların toplanmaya mecbur kaldığı kurak sezon (haziran ile eylül arası) boyunca ziyaret edilebilir.
2- İskelet Sahili
Swakopmund’dan Angola sınırına uzanan yol boyunca ulaşılan İskelet Sahili, ürkütücü adını gemi enkazı ve ıssız sahili boyunca yer alan balina kemik kalıntılarından almaktadır. Buradaki su dondurucu soğuk olmakla beraber sörf için elverişsizdir ve kum tepeleri tatlısu kaynaklarından yoksundur.
Bölgenin çok da misafirperver olmayan doğasına rağmen, sade ve etkileyici görüntüleri dünyanın en güzel manzaraları arasında yer alıyor. İmkanları yetebilecek gezginleri için Kuzey İskelesi sahilleri milli parkına uçarak safari yapmak, gerçek bir Namibya deneyimlerinden biri olacaktır.
Kumda korunmuş tarihi batıkları, çöle adapte olmuş nadir vahşi yaşamı, kafatası ve kırık kemiklerin doldurduğu sahillerdeki ıssızlığı tek bozan unsur olan fok kolonilerini keşfedin.
3- Sossusvlei
Namib Çölü, dünyanın en eski çöllerinden biridir ve bu çölün kalbi Sossusvlei kumul denizidir. Burada toprak rengindeki kum tepeleri, masmavi gökyüzünün altında gözalıcı yıldız şeklindeki tepeler şeklinde ziyaretçilere etkileyici manzaralar sunmaktadır. Gündoğumunu zamanında yakalayabilmek adına ikonik zirve olan Dune 45’in tepesine tırmanmak için, bu kum tepelerine daha çabuk erişmenizi sağlayacak olan Sesriem Kampı’nda konaklamanızı öneririz.
Diğer Sossusvlei’nin olmazsa olmazları; Big Daddy (bölgenin en zorlu tırmanışı) ve kemik beyazı kilden gökyüzüne uzanan taşlaşmış ağaçlarla dolu uzun kuru bir vaha olan Deadvlei’dir. Yakınlardaki Sesriem Kanyonu ise, gemsbok (Güney Afrika ceylanı) ve springbok antiloplarını da içerecek şekilde çöle adapte olmuş serbest vahşi hayatıyla başka bir fotojenik yer olma özelliği taşımaktadır.
4- Balık Nehri Kanyonu
Balık Nehri Kanyonu, Afrika’nın en büyük kanyonu olmasının yanında büyüklük olarak Amerika’nın Büyük Kanyonu’ndan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Ülkenin güneyinde bulunmakta olup yaklaşık 500 milyon yıl önce oluştuğu düşünülmektedir.
Balık Nehri 160 kilometre kaya üzerine oyulmuştur ve kanyon duvarları yarım kilometreden fazla yerde uzanmaktadır. Kanyonda soğuk aylarda (Mayıs ile Eylül arası) yürüyüş yapabilirsiniz. Bu yürüyüş beş gün sürüyor ve yol boyunca otel veya restoran bulunmuyor. Konaklamalar çadırda gerçekleşiyor ve yürüyüşçülerin tamamen kendi kendilerine yetebilmeleri gerekiyor.
Bu rota yürüyüş yapanlara babunlar ve kaya antiloplarının da dahil olduğu muhteşem vahşi doğa manzaraları ve görüntüleri sunuyor.
5- Caprivi Şeridi
Namibya’nın kuzeydoğu köşesinden doğuya doğru uzanan Caprivi Şeridi, ülkenin geri kalanından tamamen farklı bir yerdir. Büyük Kavango, Chobe, Zambezi ve Cuando nehirleri tarafından beslenen, bol bitki örtüsü ve zengin vahşi yaşamı ile bilinen yemyeşil bir vahadır.
Buradaki nehirler backpacker tarzı hostellerden lüks deniz kenarı dağ evlerine kadar çeşitli konaklama seçeneklerine ev sahipliği yapmaktadır. Bölgeyi keşfetmek için en iyi yol, su yoluyla bir tekne veya cruise ile gezinmektir. Mahruti Game Reserve ve Mamili Ulusal Parkı dahil olmak üzere vahşi yaşamın gözlenebileceği birden çok özel alanın varolmasının yanında Caprivi bölgesinde kayıtlı 425’den fazla kuş türünün bulunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
6- Swakopmund
Swakopmund, Namibya’nın en iyi sahil kasabasıdır ve yaz sıcağından kaçmak için mükemmel bir yerdir. Ana cadde palmiye ağaçları ve kolonyal Alman mimarisi ile kaplıdır ve ve kamp ateşinde yemek pişirmekten bunalan ve değişiklik ihtiyacı olanlar için birkaç kaliteli bar, restoran ve Alman pastaneleri de bulunmaktadır.
Denizi yüzmek için çok soğuk olmasına rağmen, balina ve yunus izlemek, balık tutmak gibi su bazlı aktivite imkanları da sunmaktadır. Civardaki Walvis Körfezi’nde, suyosunu dolu sığ kısımlarında otlayan flamingo çeşitleri de izlenebilir. Bunun yanında Swakopmund, dört ayaklı bisiklet, 4×4 safarileri ve kum boarding aktivitelerinin de yapılabildiği Namib Çölü ile sınır komşusudur.
7- Brandberg Dağı
Brandberg Dağı, Namibya’nın en yüksek dağı olup 2,573 metre yüksekliktedir. Bu dağ ismini, günbatımında uçurumlarının parlayan turuncu rengi almasından dolayı alan almıştır ve “Ateş Dağı” anlamına gelmektedir.
Dağ 650 kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır ve dünyanın en büyük antik kaya resim koleksiyonlarından birine sahiptir. Binlerce yıl önce San Bushmen tarafından yapılan, her biri yerel vahşi hayatı, av sahneleri ve efsaneleri tasvir eden 43.000’den fazla özgün resim yer almaktadır. En ünlü tablo, 16.000 yıllık olduğuna inanılan Brandberg’in Beyaz Leydi’sidir. Sanatsal mirasının yanı sıra Brandberg Dağları, yürüyüşçüler ve tırmanıcılar için de uygun bir yerdir.
8-Kaokoland
Güney Afrika’nın son kalan el değmemiş yerlerinden biri olarak ünlenen Namibya’nın kuzeyindeki Kaokoland bölgesi; kurak, kayalık ve seyrek nüfuslu bir yerdir. Burası binlerce yıldır zor şartlarda hayatta kalmayı başarmış göçebe kabilelerden biri olan Himba’ların geleneksel evidir. En uzak köylerde dahi yaşam biçimleri değişmeden kalmış durumdadır. Himba kadınları tereyağı ve toprak boyası karışımıyla şekillendirdikleri süslü saç modelleri ile ünlüdürler. Ayrıca burada ünlü çöl filleri ve artık soyu çok azalmış olan siyah gergedanları görebilirsiniz.