Olağanüstü güzellikte bir antik kent olan Sagalassos, Türkiye’nin en iyi korunmuş antik kentlerinden birisidir. Aynı zamanda enfes bir doğal güzelliğe sahip olmasına rağmen, turistik destinasyonların dışında kalmış olması sebebiyle sadece meraklı birkaç gezginin ilgisini çekmektedir. Oysa muhteşem manzaraya sahip Batı Torosların iç sıralarından biri olan Akdağ’ın eteklerinde kurulu olan antik kent anıtsal mimarlığın görkemli örnekleriyle ziyaretçilerine görsel bir şölen sunmaktadır.
Bugün Sagalassos’u gezenler 1450 metre yükseklikte kurulu yoğun yeraltı su kaynaklarına sahip yüksek kayalıkta korunaklı bir Pisidia antik kenti ile karşılaşır.
Birçok doğal su kaynağına sahip Sagalassos, kentin bu alanda kurulmasına sebep olan en önemli etkendir. Altın çağını yaşadığı Roma İmparatorluk Döneminde dönemin zenginlik ve refahını yansıtan çok sayıda anıtsal çeşme ve nymphaionlar yapılmıştır. 1990 yılından beri yapılan bilimsel kazılarla bu yapılar açığa çıkarılmış ve restore edilerek ziyaretçilerin beğenisine sunulmuştur.
Bu yapılar arasında hem antik dönemde hem de bugün en görkemlisi Antoninler Çeşmesidir. Yedi farklı taştan yapılmış olan Antoninler Çeşmesi 1998-2010 yılları arasında muazzam bir emekle onarılarak tekrar ayağa kaldırılmış ve antik kaynak suyu tekrar çeşmeye bağlanarak bugün bile hala çağlayarak akması sağlanmıştır.
Sagalassos’u artık dünya çapında bu kadar şöhrete ve tanınırlığa sahip olmasını sağlayan Antoninler Çeşmesi ile birlikte antik kent birçok görkemli Roma Mimarlığı örnekleriyle doludur.
Sagalassos’un Anadolu-Roma yol ağına bağlanması hatta bu yolun Pisidia bölgesi içerisinde kalan kesimin kontrolünün Sagalassos’a bırakılmış olması kentin refahını ve itibarını arttıracak ve bu da kentteki imar faaliyetlerine yansıyacaktır.
Öte taraftan kent tarihinin en parlak dönemi olan Roma İmparatorluk Döneminde edinilen imtiyazlar ve Pisidia bölgesinde ilk kez Sagalassos’a verilen Romalıların dostu ve müttefiki ünvanı şehri ayrıcalıklı bir konuma kavuşturacaktır.
İşte 1450 metre rakımda Torosların eteklerinde Pisidia’nın bu görkemli kenti, bu dönemin zenginlik ve refahının ürünü olarak karşımıza çıkar. Bu zenginlik şehrin diğer kamusal yapıları olan hamam, tiyatro, heroon, odeon ve agoralarda da kendini göstermektedir.
Kent ileri gelenleri ve seçkinlerinin yaptırmış olduğu birçok anıtsal yapılar arasında özellikle taban mozaikleriyle ön plana çıkan Neon Kütüphanesi, kentin eğitime de vermiş olduğu değer açısından ayrı öneme sahiptir.
Sonuç olarak Sagalassos her adımını büyük bir zevkle gezeceğiniz mutlaka görmeniz gereken bir antik kenttir ve bu yönüyle UNESCO Dünya Mirasına adaydır. Diğer taraftan hazır bölgeye kadar gitmişken kazılardan elde edilen eserlerin sergilendiği Burdur Müzesini ziyaret etmenizi kesinlikle tavsiye ederiz.