Luang Prabang, Laos’un eski kraliyet başkenti. Aynı zamanda ruhani merkezi. Mekong ve Nam Khan nehirlerinin kesiştiği noktaya kurulan yeşil doğası, temiz ve bakımlı sokakları ve etrafını çeviren onlarca şelalesi ile gezilesi bir yer.
Şehir Budizmle içiçe: çeyrek saate yürüyebileceğiniz bir alan içinde tam otuz iki tane Budist tapınağı var. Tapınaklara gelenlere adak ve çiçek satmak bir işkolu haline gelmiş. Budaya sunulmak üzere çiçek, karmayı yükseltmek için serbest bırakmak üzere kafeste kuş satılıyor.
Her Lao hayatında en azından üç ay rahip oluyor. Rahipken alışkanlıklarının hepsinde vazgeçmiyor. Bir tapınağa girdiğinizde misket oynayan rahipler görmek olası.
Ya da internet kafede e mailine bakan, Budizm iyi bakmadığı halde sigara tellendiren ya da bira içen rahipler şehir içinde her zaman karşınıza çıkabilir.
Nehir kenarındaki bira bahçelerinde bir çeşit pirinç şarabı olan Lao Lao çok tutuluyor. İsteyen “kobra şarabı” da içebilir: akrep ve kobraların alkolde bekletilmesiyle hazırlanan bu içkinin afrodizyak olduğuna inanılıyor.
Akşamları kurulan gece pazarında çevredeki köylerden gelen birçok kadın satış yapıyor. Birçok tezgahta ailenin tüm bireyleri çalışıyor: çocuklar emzirilirken, kocalar satış yapıyor, anneanneler yemek hazırlıyor.
Pazar, diğer Asya ülkelerindekinin tersine çok sakin. Tam Lao usulü: tezgahın önüne gelip baktığınızda kimisi kısık bir sesle fısıldar gibi ” sabadii-merhabe” diyor, kimisi siz malı evirip çevirişinizde dönüp bakmıyor bile taa ki siz satıcının dikkatini çekip doğrudan bir soru sorana dek.
Akşamları nehir kenarı gerçekten çok keyifli bir yer. Ülkenin kuzeyine giden kayıklarda kalanların yaptıkları yemek kokuları, onlarca lokantanın turistlere yönelik yaptığı yemek kokularına karışıyor. Sessiz ve son derece güzel bir ortamda akşama merhaba diyorsunuz.
Başar Kurtbayram