Close
Dünyanın En İyi Kahvesi Art Deco Tarzında: Eritre

Dünyanın En İyi Kahvesi Art Deco Tarzında: Eritre

Kahve içer misiniz sevgili okuyucu? Evet mi? İyi. Peki, daha iyi kahve içmeye meraklı mısınız? Eğer öyleyse şanslısınız. Bugün size dünyanın en iyi espressosunu içebileceğiniz yeri tarif edeceğim. Hem de dünyanın art deco mimarisinin başkentinde -benzin istasyonları bile art deco. Uyarayım, biraz sapa bir yerde. Ama o kadar kusur kadı kızında bile olur değil mi?

Gittiğim ülkeler hakkında konuşmam gerektiğinde Eritre için ilk verilen tepki “Eritre mi, o da ne?” sorusudur. Buradan sevgili okuyucuya açıklayayım. Eritre, Kızıl Deniz kıyısında, “Afrika’nın boynuzu” olarak adlandırılan bölgede, yaklaşık 4,5 milyon nüfuslu, fakir, dağlık, kıraç bir ülke. Yerini bulmakta çoğumuzun zorlandığı bu ülkeyi Osmanlılar 1600’lerden 1850’lere kadar yönetmişler ve Eritre bir zamanlar Osmanlı’nın Habeş Eyaleti’nin bir parçasıymış. Osmanlılar’dan sonra Mısırlılar ve 1885’ten sonra da İtalyanlar bölgeyi ele geçirmişler. İngilizler 1941’de ülkeyi İtalyanlar’dan almış ama İkinci Dünya Savaşı sonrası ülkeyi bırakıp gitmişler.

1950’de ülkenin ekonomik durumu iyice kötüleşip açlıktan ölümlerin önü alınamayınca Birleşmiş Milletler geçici olarak Eritre’yi daha iyi durumdaki (ve istekli) Etiyopya’ya bağlamış. Etiyopya bu bağlanmayı geçici değil de kalıcı yapmak için kendi adamlarını getirip, yerel halk üzerinde baskı kurmaya başlayınca ortalık karışmış. 1960’ların hemen başında Eritre’nin bağımsızlığı için silahlı mücadeleye girişen bir gerilla hareketi oluşmuş ve 1991’e kadar devam etmiş. 1991’de Etiyopya hükümetinin çökmesi sonucu bağımsızlıklarını ilan etmişler ve 30 sene kesintisiz iç savaştan sonra 1993’te resmi olarak devletlerini kurmuşlar.

Eritre’nin devlet kurumlarından birine altyapı sağlamak için birçok kez başkent Asmara’ya gittim. Diğer müşterilerimizle anlaşma maddelerini uzaktan hazırlayıp, daha sonra ülkeyi bir kez ziyaret etmek anlaşmanın imzalanması için yeterli oluyordu ama Eritreli müşteriyle normalden çok uzun süren bir süreç yaşadım. Her seferinde uzun pazarlıklar, renkli toplantılar ve karşılıklı hırlaşmalar sonucu bir şekilde anlaşmaya vardık. Karşımızdaki insanların tecrübeleri işlerin hemen sonuçlanmasını geciktirdi. En iyisi durumu biraz açayım: Bugün devlet dairelerinde yüksek mevkide olan birçok kimse 30 senelik iç savaş sırasında gerilla ayaklanmasını yönetenlerden oluşuyor ve bizim müşterinin tepe yönetiminin tamamı da tahmin edebileceğiniz gibi eski gerilla liderlerinden oluşuyor. Pazarlıklar sırasında diğer yerlerde hiç rastlamadığım itirazlarla karşılaştım. Fiyat biraz yüksek mi geldi, “…siz yabancılar böylesiniz, biz çarpışırken…”; malın gelmesi uzun mu sürecek “…yahu ben bu süre içerisinde bir şehir aldım şehir…”; proje ekibiniz geç mi geldi “…ben 5000 kişiyi 2 günde bütün çölden geçirdim, sen iki kişiyi getiremeyecek misin?”. Toplantılar sık sık eskiden dağda geçirdikleri zamanları anlatmak üzere kesiliyordu ama şimdiye kadar gördüğüm en renkli ve en sıcakkanlı kişilerden birkaçını Eritre’de tanıdım. Diyeceğim o ki, eski gerilla lideri müşterin mi var, derdin var kardeşim!

Eritreliler’in yabancılara güvenmeleri uzun sürüyor, ama güveni oturttuktan sonra işler sorunsuz yürüyor. Ama biz bunları bırakıp biraz başkent Asmara’yı gezelim ve iyi kahve arayalım.

Eritreliler

Eritre, Siyah Afrika ile Arap Afrika’nın geçiş noktasında, bunu insanların yüzlerinde görmek mümkün: Araplar’dan daha esmerler ama siyah değiller, saçlar kıvırcık ama tam siyahlar kadar da değiller; yüzleri hem Arap hem Afrika halklarının özelliklerini taşıyor.

Ülkede dokuz ana etnik grup yaşıyor ve nüfusun yarısı Hıristiyan yarısı Müslüman. Kabilelerin son derece kaynaşmış olmasından ötürü diğer Afrika ülkelerine kıyasla etnik kavgalar çok az. Eritreliler bunu 30 sene süren savaş sırasındaki dayanışmaya bağlıyorlar. Devlet dairelerinde geçerli iki dil var: Tigrinya (ülkedeki en büyük kabilenin dili) ve İngilizce. Okullarda eğitim ilk önce kendi Tigrinya alfabeleriyle başlıyor ve sonraki yıllarda İngilizce olarak devam ediyor.

Asmara

Asmara, Eritre’nin başkenti. Nüfusunun yaklaşık yarım milyon olduğu söyleniyor ama sokakları dolaştıkça insanları arar hale geliyorsunuz. Asmara’ya kuşbakışı bakarsak şehrin üç ayrı bölgeden oluştuğunu görürüz: Eskiden İtalyanlar’ın oturduğu, kenarındaki büyük palmiyelerin yürüyenlere gölge yaptığı geniş Harnet-Sematat Caddeleri arasındaki bölge, eskiden yerlilerin oturduğu dar sıkışık sokakları ve hemen hiç yeşilliğin olmamasıyla dikkati çeken Nakfa Caddesi civarı ve yeni inşa edilen konutların yer aldığı bölge.

Harnet Caddesi’nin eski isimleri bize onun kimliği hakkında belli ipuçları veriyor: Corso İtalia (ülke İtalyanlar’ın elindeyken), National Avenue (ülke İngilizler’in elindeyken), Halile Selassie I (ülke Etiyopya’nın elindeyken). Bu cadde tam anlamıyla Afrika, Arap ve Avrupa kültürlerinin birleştiği nokta. İtalyanlar’dan kalma sinema, tiyatro, devlet binaları ve apartmanların büyük çoğunluğu olduğu gibi korunmuş. Binaların iyi durumu ve belli bir döneme ait güzel mimarisi buraya ‘dünyanın Art Deco mimari merkezi’ ünvanını kazandırmış.

Harnet Caddesi, üzerindeki sağlı sollu dükkanlar ve açık hava kafeleri sayesinde her zaman kalabalıkları kendisine çekiyor. Akşamüstü iş çıkışı buradaki kafelerde yer bulmak gerçekten zor. Dünyada kahvenin ilk içildiği yer olarak Etiyopya gösterilir -ki Etiyopya kahvesi bugün de aranılan iyi kahve cinslerinden.

Eritre, Etiyopya’dan resmi olarak hiçbir şey satın almıyor, ama kahve (kaçak olarak) bunun istisnası. Dünyanın en iyi kahvelerinden birini alın, üzerine İtalyan kahve hazırlama kültürünü koyun, biraz da Arap kahvede oturma geleneğini ekleyin, işte size akşamüstü Asmara kafeleri. Kaldırıma atılmış masanızda az önce smokinli garsonun kaplumbağa hızıyla getirdiği damağınıza bayram yaptıran espressonuzu yavaş yavaş yudumlarken, akşam âdet olduğu üzere caddeye çıkan müşterinizle -işteki gerginliği bir kenara bırakıp- bir yandan havadan sudan konuşup bir yandan da caddeden geçenleri seyredersiniz ve bir bakmışsınız günün yorgunluğundan eser kalmamış. Dünyada tadabileceğiniz en iyi kahve için ya Moderna Café’ye dalın ya da Sweet Asmara’ya. Her ikisi de akşamüstleri çok dolu olacaktır. Kahvenin yanında güzel bir tatlı ısmarlayın, damağınız bayram ederken siz de kendi kendinize kalın.

Ülkede 10.000 kadar Birleşmiş Milletler askeri var, okul ve hastanelerde çalışan yabancı gönüllü sayısıysa yine o kadar. Böyle olunca yabancılara yönelik restoran ve barlar da, geceleyin yapacak bir şeyler de her zaman var. Üstelik Asmara, Afrika’nin diğer şehirlerine kıyasla çok güvenli. Gecenin herhangi bir saati, şehrin herhangi bir yerinde tek başınıza dolaşabilirsiniz, kimse size dönüp bakmaz bile.

Nakfa Caddesi ve civarı en çok yeşilsiz dar caddeleriyle dikkati çekiyor. Bu bölge İtalyanlar zamanında yerli halkın oturduğu mahalleymiş ve kontrolünün kolay olması için alan olabildiğince küçük tutulmuş. Bugün şehrin zenginleri, eski İtalyan mahallesinde oturuyor, orta sınıfsa Nakfa Caddesi ve yeni inşa edilen mahallelere dağılmış durumda. Nakfa Caddesi civarında mahalle pazarı dışında pek ilginç bir şey yok. Pazardaysa hemen her türlü ürünün üzerinde “Amerikan Yardımı” damgası var. Hükümet dışarıdan aldığı hibe yiyecekleri, içeride düşük fiyattan piyasaya satıyor. Bu şekilde hem hükümet biraz kâr ediyor hem de iç piyasadaki üreticilerin iflas etmesi engelleniyor. Pazarda dolanırken karşıma çıkan tek ilginç şey üzerinde İlhan Mansız’ın resminin basılı olduğu Türk Milli Takımı tişörtlerinin satılıyor olması oldu. Satıcıyla biraz konuşup Türkiye’den geldiğimi söyleyince bizim milli takımdan 5-6 kişiyi hemen saydı… Ey futbol sen nelere kadirsin!

Eritre’nin yönetimi diğer tüm Afrika ülkeleri gibi tek adam hastalığından çekiyor; hükümet sadece bir grubun elinde ve ikinci bir partiye izin yok. Hükümet yolsuzluk yapmıyor ve kalkınmak için her adımı doğru atıyor ama aynı zamanda zaman zaman yükselen demokrasi seslerini de hızla susturuyor. Bunu yaparken “bizim halkımız için demokrasi henüz erken” diyor. Umarım Eritreliler bu sorunlarını da hızla aşarlar da daha çok insan sürprizlerle dolu Eritre’yi görebilir.

 

Başar Kurtbayram

http://www.simdigezelim.com/

Close